BİRİNCİ olarak 2023 yılında başladığımız çevik dönüşüm yolculuğumuza, sürekli öğrenme ve gelişme yaklaşımıyla bu yıl da devam ediyoruz. Öğrendiklerimizi içselleştirmeye ve tüm çalışanlarımızın bunun bir parçası olması için çevik yaklaşımı yaygınlaştırmaya çabalıyoruz. Bunun için aynı zamanda çevik kültürü yaygınlaştırmak amacıyla çevik sohbetler ile çevik liderlik programı hazırlıyoruz ve 2025 yılı içinde hayata geçireceğiz. 2024 yılını özellikle çapraz fonksiyonlar arasında yeterli, etkin iş birliği kuramadığımızı görerek iş birliği yılı ilan etmiştik. Şimdi bu sene operasyonlardaki aksaklıkların kökenindeki sorunlardan birinin de açık ve etkin iletişim kurulamaması olduğunu gözlemledik. Her yıl bu şekilde anahtar kavramlarla oluşturmaya çalıştığımız farkındalığın, ektiğimiz dönüşüm tohumlarının köklenmesine bir can suyu olması niyetindeyiz. Bu sebeple 2025 yılını iletişim ve köklenme yılı olarak ilan ettik.
Bu açıdan çevik yaklaşımın da ilkelerinden olan müşteri odaklılığı ilk kriterimiz. Bununla birlikte paydaş kültürünü geliştirme, açık iletişim ve şeffaflık, takım çalışması gibi konular da dönüşüm yolculuğunun en önemli kriterlerinden.
Değişime hızlı yanıt verebilmenin en önemli unsurlarından biri de elbette değişime hazır olmak. Bunun için insan kaynakları politikalarımızla, kurduğumuz yalın üretim metodolojilerini hayata geçiren OPEX (operasyonel mükemmellik) birimi ile, dijital dönüşüm stratejilerimizle ve kurumsal risk yönetimi altyapımızı kuvvetlendirerek risklerin erken teşhisi ile de önemli yol katettik. Müşteri beklentilerini karşılayan bir dijital altyapı ile risk ve kontrol ortamını yaratmaya odaklı kurumsal risk yönetimi yaklaşımımızın çevik dönüşüm yolculuğumuza önemli katkı sağlayacağına inanıyoruz.
Bütün bunların yanında stratejik yönetim yapımızı da dinamiklerimize uygun OKR ve bunlara bağlı KPI’larla ölçüp izleyeceğimiz bir yapıyla operasyonel performansı ve verimliliği artırma niyetindeyiz.
Tüm bu uygulamalar sayesinde çalışan bağlılığını artırmak, yetenek yönetimi risklerinin ilk sıralarda olduğu bugünün global dünyasında, bizim de ilk önceliklerimiz arasında. Bunu aynı zamanda tüm çalışanları karar alma mekanizmasına dahil
edeceğimiz yatay ve süreç bazlı yapılanma ile oluşturmaya, çalışanların içinde oldukları çevik takımlarda otonom karar almasını sağlamaya odaklanıyoruz.
2025 yılını özellikle çevik ilkelerimizi netleştirmeye, olgunlaştırmaya ayıracağız. Temel değerlerimizden uzaklaşmadan çevik ilkelerimizi uygulamaya ve hep söylediğimiz ve çevik kültürün de odaklandığı “çeviklik bir zihniyettir” anlayışıyla harmanlamaya özen gösteriyoruz.
Bunun için de yeni çevik takımlar kurup, çevikliği daha da yaygınlaştıracak ve çeviklik ile ilgili oluşturacağımız programlar ile tüm kılcallarımıza kadar çevik ruhu ulaştıracağız.
Hem Türkiye coğrafyasında hem de uluslararası pazarda rekabetin yüksek olduğu zor bir ekonomik dönemden geçiyoruz. Pandemi sonrası tüm dünyayı etkileyen bu koşullar tedarik zincirini de olumsuz etkiledi. Böyle bir ortamda değişim ve dönüşüm ayakta kalabilmenin ötesinde rekabet yarışını kazanmak için oldukça kritik. Bu sebeple global ve yerel pazarların dinamiklerini çok iyi yorumlayıp geleceği öngörebilmek ve değişime ve risklere erkenden hazır olabilmek ancak her açıdan çevik olabilmekten geçiyor. Bu sebeple ana hedefimiz, tüm olası risklere ve müşteri beklentilerine çevik bir şekilde yanıt verebilecek, katma değer yaratan otonom takımlarla şirketin bütünüyle
çevikliğini sağlamak ve operasyonların sürdürülebilirliğini güçlendirmek.
Bu yüzden son söz olarak scrum’ın yaratıcılarından Jeff Shuterland’ın bir sözü ile bitirmek istiyorum; “Don’t focus on delivering a whole list of things—everything and the kitchen sink—focus on delivering what’s valuable, what people actually want or need.”
"Gerekli gereksiz her şeyin teslim edilmesine odaklanmayın; değerli olana, insanların gerçekten istediği veya ihtiyaç duyduğu şeye odaklanın.